logo
Yeni Bir Şiire Karşı

Yeni Bir Şiire Karşı

İlk kitaplar zamandan haber verir. Şair burada ve kendinden olanı anlatır. Şahsiyet ilk esere güçlü şekilde siner. Bundan sonra şair şiir tutuş şeklini, poetik yönelimini değiştirse de ilk kitabın şair hakkında güçlü bir fikir verdiği olgusunun değişmesi zordur.

Zülal Sema ilk eserini Muhit Kitap’tan yayımladı. 1997 doğumlu, İtibar dergisinden beri takip ettiğimiz şairin emek ve şiirleri kitaplaşmış oldu. 

“KENDİ SESİNDEN” BİR KENDİLİK BİLİNCİ

Michel Foucault’a göre kendilik, insanın nasıl biri olduğundan başlayıp nasıl biri olması gerektiğine kadar birçok konuda kendisiyle kurmuş olduğu epistemik, etik ve estetik boyutları olan bir hakikat ilişkisi. Bir sarmal, girift ve türeyen bir kavrayış bu. Ve zannediyorum tüm hakikatin özeti kendilik bilinci. Çünkü öyledir: “Kendini bilen Rabbini bilir.” Dolayısıyla, bir insanın seçtiği “kendilik pratikleri’” etik ve ahlaki yönelim ve hedefleri onun ileride ne tür bir insan olmaya özendiğiyle de ilgilidir. Bu anlamda kendinin içine düşülen bir ilk kitap iki ciddi olgu barındırır: şairin kendi biyografisi, bireysellik. Bu iki kavrayış ciddi bir itiraza dönüşebilir; seksen kuşağı ve sonrasında çok konuşulan biriciklik ve apolitikliğe düşmek gibi. Ben kendisinin kıyısından uzak her kavrayışı pragmatik ve slogana dönük buluyorum. Bu anlamda bir kusur yok burada.

Fakat tüm bu hırçın çıkış ve köşeli tanımlardan ziyade hakikati tüm varlığımız ve geniş bir olgu olarak kavrama pratiğinden yanayım. Tanımlar ve sınırlı bir çerçeve her dönem kendisine itiraz doğuruyor ve bir şekilde yıkılıyor. Edebiyat eleştirisi objektif kriterlerle yapılır, oysa sübjektif yargılarla hareket edilince savunu temelsiz kalıyor: Çıkışsızlık ve kavga. Toplumsal, sosyal, politik, kültürel, felsefi, entelektüel dönüşüm ve etkilere kapalı okumalar, değerlendirmeler, insanın gelişini karşılamayan yargılar toksik bir kaosa dönüşmekten başka bir işe yaramıyor. Yalnız edebiyatın içinde kalarak sağlıklı bir eleştiri yapılamadığı gibi eleştiri dünyasını da inşa etmek olanaksızlaşıyor haliyle. Burada yeni bir şiir ve şair var. Basbayağı kavgası kendiyle, üstelik bu kendilik tüm kâinata taşacak bir patlamayı içinde barındırıyor.

Zülal Sema’nın şiirini kendini kavramaya çalışan bir benlik öznesi kuruyor. Kitabın ismi bile bir bütünlük oluşturuyor mısralarla: Kendi Sesinden. Şöyle mısralar var: “bütün balıkların gözünden kendini görmek”, “nereye gidersem omzumda bir benimle”, “borçluyuz ve kendimizi ödüyoruz”, “kimsenin dönecek köyü, kendi”, “benim talihim de her şey gibi gidip gelir”, ”kendimle konuşmadan bu şiiri yazmadan”,” bu sandık ve ben”. Şair kendinin uzağından başlayarak bir şiir dünyası kursa yavan ve taklitten öteye gidemeyecekti. Bu güçlü yüzleşme alanı, günlük hayatta hızla kaçtığımız bu kendilik kavgası, şair cesareti ve bakışıyla şiirde ortaya çıkar ancak. Zülal Sema bu farkındalıkla güçlü bir şiir kuracaktır.

 GEÇİŞLİ VE ÇALKANTILI BİR KUŞAĞIN TAŞIYANI

“Çölde kaybolunca taksimetreyi kapatan adam gibi / dünyada şiir yazmak” Geçişler ve çalkantılar içinde kalan toplumlumuzun panoramasını veriyor şair. Son dönemde çıkan kitaplar için, sadece beğenileri sıralamak yetmeyebilir. Bir ayrıma veya şiirin farklı dehlizlerine eğilmek ve galiba oralarda oyalanmak gerekiyor. Zülal Sema iyi bir çıkış yakaladı, şiiri kendinden söz ettiriyor. Benzetme ve metaforları, imgeleri hayatına dâhil, gözlemleri kuşatıcı.

Baba kelimesi şiirde sinik şekilde birkaç mısrada dolaşıyor. Allah şairin yaslandığı dayanak oluyor mısralarda: sahici arabeske düşmeden bir bilinçle var. Ceset, mezar, yaşamak kelimelerinin yanında Zülal Sema şiirinde ölüm, ölmek en az on kere geçerek kendini en çok tekrarlayan kelimelerden. Genç bir şair ve ölümle burun buruna, neden? En çok intihar eden insanlar mesela neden genç isimler arasından? Dibine kadar yaşamak, sonuna kadar ölümü çağırıyor olmalı: gençölmek.

Kendi Sesinden, yirmi bir şiirden oluşuyor. Anlatıma dayalı, sayıp döken, mısra arası geçişlerle kurulu bir şiir ağı var şairin. Anlam, bir sözcüğün sözlükte verilen tanımından daha geniş, metnin içinde her okuyuşta yeniden oluşan bir kavramdır. “bir kadın ölmeden önce ölebilir / yenildim, hamle sırası bendeyken” mısrası her dönem karşılık bulup, geniş bir anlamı karşılayacak türdedir mesela. Zülal Sema’nın kusuru, bol şiir yazması. Anlatmak istediği çok şey var fakat şiirini bekletirse, çok daha ciddi gerçekliklere çarpacak okuyucu. Zülal Sema şiirinin gidişatı merak uyandıran şairlerden. Cesur bir dili var:

“kavga bitince, cehennemin dibine kadar / otobanda tek başına bir son varsa”

 

Tuba Kaplan